Tamam Yaaa! 1/31/2010 04:42:00 ÖS

Bu aralar uzerimde bir asabilik var, genel olarak sinirliyim, bi de cabuk kopuruyorum. Mesela gecen gun annemi hasladim bir guzel. Isteyim, calisiyorum, kendisiyle de MSNden yazisiyoruz. Iste ben uzaktayim, kardesim uzakta, naapsin o da, kendine guzel bir laptop aldi. Ordan bizi taciz ediyor :) Neyse yazisiyoruz boyle zirt diye video call aramaya basladi, tabi her zamanki gibi reddettim, bir de oyunmu oynuyoruz burda, kac kere dedim isteyken arama vs. diye bi kizdim! Kustu bana gitti, iyi bye bye diyip. Neyse allahtan kin tutmuyor annecim:) 
Gecen hafta da kardesim facebooka bir fotografini koymus, annem de ne zamandir gormuyor ya kardesimi, heyecanlanmis olsa gerek altina yorum yazmis: "ne güzel olmuş benim oğlusu babanda bende çok beğendik" diye. 30 yasindaki adami bitirmis aninda :) Dedim ilahi anne!! 
Bu arada yine Pucca'yi okuyordum bugun. Facebook yuzunden halasindan cektiklerini yazmis. Boyle dertlerim kalmadigini dusundum ve bir daha yaslandigimi anladim, yine sinirlendim tabi bu duruma. Zaten 30 yasindan sonra vucut tipim degisti, en azindan belim ince, karnim duz diye kendimi avutuyordum daha once artik oyle de avutamiyorum. Dogru durust bisey yemiyorum yine kilo aliyorum. Su icsem yariyor misali. Bi de su sivilcelerim yok mu, deli oluyorum. Gecen gun ruyamda cildim bebek gibiydi, yanaklarim da kirmizi kirmizi boyle, ay nasil mutluyum nasil. Sabahta mutlu mutlu uyandim aynada baktim, aa gercekten sanki azalmislar, bi sevindim. Ertesi gun yine bi tane kocaman pirtladi. Artik biraktim zaten onlarla ugrasmayi. Kabullendim bu halimi!
Tabi bu kadarla bitmiyor. Her sabah yanimizdaki dallama yuzunden sabahin kor vaktinde uyaniyoruz. Duvarlar ince, yan tarafin calar saatinden biz uyaniyoruz. Ama adam uyanmiyor ya. Bi gun kircam aradaki duvari, gidip ben kapatcam o saati. Her gun sabahin 5inde ve 6sinda dirrr dirrr caliyor, ama calma sesi degil, titresim sesi. Ben boyle titresim gormedim ya, sanki apartman sallaniyor. Yine bu sabah, dusunun yani pazar sabahi saat 6da nasil bir gurultu. Belli disari cikmislar, eve gelmisler evde icmeye devam ediyorlar. Bir de muzik bangir bangir, noluyo diye uyandik yine. Sabah sabah yine bir sinir harbi tabi. Neyse sonra birileri sikayet etti herhalde sustular. Hayir biz de edicezde nereye edecegimizi bilmiyoruz, herhalde polisi aramak gerek. Biz de misilleme olarak bu sabah 2 telefonu da kurduk. Koyduk cam komidinin uzerine, hem titretiyoruz hem caldiriyoruz, bir saat falan biraktik calsin. Sonra benim kafam sisti kapattim. Insallah uyanmislardir, insallah!
Istanbul'da da boyle, bi kuduz kopek vardi yandaki emlakcinin. Gecenin yarisi baslardi havlamaya uyanirdik, uyuyamazdik. Bir keresinde camin onunde butun mahalle kedilerinin ciflesecegi tuttu, boyle birsey olamaz. Butun gece mahvoldu tabi. Hatta bi keresinde karsi evin alarmi calmaya basladi ama nasil caliyor. Artik dayanamiyoruz, sabahin 5inde basladi. Alarmin markasina bakip guvenlik sirketini aradik, orasi bilmem ne hanimin evi, biz kapatamayiz, kendisinin kapatmasi gerek dediler. Iyi de belli ki kadin yok evde yada evde de hirsiz girdi, bicakladi kadini. Yok anlatamiyoruz. Polisi aradik. Onlar da biz birsey yapamayiz dedi, ev sahibi evde yokken mudahele edemezlermis efendim. E o zaman bu alarmin ne anlami var kardesim, biri bize aciklasin. Alarm caliyor ama kimse bakmiyor! Olan bize oluyor orda. Neyse boyle bir suru olay iste. Burda da aynisini yasiyoruz, bizde var demek ki duz tabanlilik ne diyim!
Daha bitmedi! 2 hafta once arabayi parkettik, bir daha da cikaramadik. Yolun kenarinda bir cukur, ustu de bir guzel karla kapanmis anlasilmiyor. Bir tekerlek hop dusmus oraya, oburu de patinaj cekip duruyor, cikmiyor. Simdi Istanbul'da olsaydik demedigimizi birakmazdik. Bir suru laf ederdik. Kalktik sozde dunyanin en medeni memleketine geldik, yine ayni sey. Neyse bugun sweet-chili soslu beyefendi 4 kilo tuz dokup 2 tane de cengaver Norvecli'nin yardimiyla cikarmis arabayi.
Ona da boyle kinayeli beyefendi dedim farkettiyseniz cunku ona da kizginim. Nolmus yani "tamam yaaa" dediysem, hani yeter gibisinden. Vay efendim nasil oyle "timam yaa" dermisim. Gittik ozur diledik yok siniri gecmemismis. Benim sinirim nolucak peki, hayret bisey! Neyse baristik mecburen tabi, napalim. Issiz bir adaya dustuk, 2 basimiza yasiyoruz, mecburuz!  

Misafir geldi gitti 1/25/2010 09:59:00 ÖS

Bize misafir geldi yine gecen hafta. Prag'dan bir arkadas ama Turk. 1 hafta bizdeydi, beraber yedik ictik, oturduk, kalktik. Hosumuza gidiyo boyle birileri gelsin gitsin. Hem bize de degisiklik oluyor ozellikle bu kis aylarinda, mutlu oluyoruz. Hem verdigimiz kiraya degiyor. Bosu bosuna 2 odali ev tutmadik yani, burda herkes tek odada yasarken. Milet gelsin diye tuttuk. Bakin boyle agirliyoruz iste yemekler falan :))






Tolga'nin cektigi birkac fotografi koyuyorum buraya. Kar kis nasil olurmus gorun diye :) Yani Istanbul'da yagan kar kar degil, soguk soguk degil. Ama iste hersey bi olay. Bazen de insan ozluyor be, heyecan oluyor iste! Ay isten erken birakirlar mi, servis gelecek mi acaba, arabayi nasil cikaricaz, yol kapanmis, kamyon ust gecide carpmis yikmis vs. vs.  Bunlar da guzel oluyor bazen ama fazlasi zarar, insan kaldiramiyor sonra... Bu arada gun batimi fotograflari cok guzel. Gercekten guzel batiyor burda gunes.

Oylesine... 1/19/2010 08:41:00 ÖS

Gecenlerde Pucca'nin bloglarini kesfettim. Bayildim kiza, cok tatli, cok akilli, cok deli, ne biliyim guzel yani. Size de tavsiye ederim okuyun. Pucca'nin bir de siir yazdigi bir blogu var. Puccaysam Gunahim Ne diye :) Bu blogu gorunce kardesim aklima geldi, bir anda ozleyiverdim cok. Kardesim de nerdeyse okuma yazmayi ogrendiginden beri birseyler karalar durur. Sigara paketi, fis, pecete artik ne bulursa. Her yerden cikar o kagitlar sonra. Bi ara hepsini toplayip bilgisayara gecireyim dedim basedemedim. Kendisine soyluyorum toparla bunlari bir yerde diye ama yok, adamin ruhu tembel !
Pucca'nin siirlerini de gorunce bugun aradim beyefendiyi, dedim hemen kendine bir blog yap, ne yazacaksan oraya yaz. Bakalim ikna edebilecek miyim? Hic umudum yok ama israrlarima devam edicem!

Buyrun size kardesimden bir parca:


Kaybolmuş güvenim
Ruhum uçuruvermiş
Kendime her dönüşümde
Yalnızlık silivermiş
Üstünde yıkılmış duygularım
Korkularım sinivermiş
Çığlığımı bastıran yağmurda
Yalanlar uyanıvermiş
Sırasını bekleyen acılar
Gün gelmiş çekilivermiş

Onemli olan bizim havamiz! 1/15/2010 05:35:00 ÖS

Gecenlerde gozume ilisti Norvec'te yasamak ile ilgili bir yazi yazmisim ve iklimden havadan sudan bahsetmisim. O postu okuyunca kendimi Kanada Kar gunlugunu tutan kisi gibi hissettim :) Muhakkak gelmistir bir sekilde size de maille falan.


Kanada' dan Kar Günlügü

12 Agustos- Kanada'daki yeni evime tasindim. Çok mutluyum. Burasi harika. Daglarin karlarla kapli halini görmek için sabirsizlaniyorum.
14 Ekim-  Kanada dünyanin en güzel yeri. Yapraklar kirmizi ve turuncuya dönmeye basladi. Dün birkaç geyik gördüm. Bu güzel hayvanlari öldürmeyi nasil düsünürler anlamiyorum. Burasi cennet olmali.
11 Kasim- Umarim yakinda kar yagisi baslar.Burayi çok seviyorum.
2 Aralik- Dün gece kar yagdi. Tipki kartpostallardaki gibi. Kartopu oynadik.
12 Aralik- Dün gece biraz daha kar yagdi. Kar makinesi ile garajin önündeki karlari temizledik. Burayi seviyorum.
19 Aralik- Kar temizlemekten yoruldum. Ise gitmek için disari çikamiyorum.
22 Aralik- Bu beyaz pislikten dün biraz daha yagdi. Yollardaki lanet buzlari eritmek için neden daha fazla tuz kullanmadiklarini anlamiyorum.
28 Aralik- Kus beyinli spiker yanilmis. Seksen üç santimetre daha yagdi. Bu gidisle karlar yazdan önce erimez.
4 Ocak- Sonunda markete gidebildim. Dönüste lanet geyiklerden biri yola atladi, arabamda üçbin dolarlik hasar var. Bu hayvanlarin hepsini gebertmeli.
10 Mayis- Florida' ya tasindim.

Bakalim ben nereye tasinicam bu gidisle. 3 haftadir -15-20 civarindaydi. Oslo disinda -29'u gordum. Ama su anda hava super, rahat rahat dolasiyoruz sokaklarda, -8 falan !



Havalar nasil olursa olsun sizin havaniz iyi olsun!

Norvec'te Irkcilik mi? 1/08/2010 09:20:00 ÖS

Ben buraya geldigimden beri Turkiye'de hic okumadigim kadar gazete okumaya haber takip etmeye basladim memleketten. Dun Milliyet'te gordum bu haber'i. Hatta ben sabah gordugumde basligi falan da farkliydi, Norvec'te insanlik ayibi gibi birseydi. Olayin oldugu yer bizim eve cok yakin, asil onemli olan o semt, Oslo'nun en buyuk acil hastanesinin dibi. Yani hastaneden cikip yurusen Tøyen'nin en uzak kosesine 10 dakikada gidersin. Hani Istanbul'da olsak, ambulans 20dk.da gelse sukrederiz ama burasi Istanbul'un 30da 1i kadar biyer, kabul edilemez bir durum cidden. Bayagi bir asabim bozuldu tabi. Aksam eve gelince basladim Norvec gazetelerini karistirmaya. Haber internet sitelerine dusmus tabi. Ama bugun en buyuk gazetesi Aftenposten'nin bas sayfasinda. Simdi hangi siteydi bulamiycam ama acil servisle yapilan telefon gorusmelerini yayinladilar burda. Sagolsun google translate yardimima yetisti tabi. Herseyi okudum haberle ilgili, yorumlar dahil. Olay su, muhtelemen hasta kadinin yaninda olanlarin Norveccesi yok yada az. O yuzden damadi ariyorlar ve o ariyor acil servisi. Ilk konusma normal. Adresi veriyor, nesi var diye soruyorlar, tam bilmiyorum, kalp krizi olabilir, ben orda degilim su anda gidiyorum ambulans gonderin diyor. Tamam diyorlar. 5dk sonra tekrar ariyor, gonderdiniz mi diye. Acil servis tekrar adresi soruyor, tekrar ayni sorular, nesi var falan diye, bu sefer tabi adam sinirleniyor, ya ne sorup duruyosun gonder su s.ktigimin ambulansini diyor. Karsidaki kari da Sir, burda s.ktiginizden yok normalinden var diyor, bizim Turk iyice deliriyor tabi. Neyse tam 9 kere ariyor ve sorun su ki adama demiyorlar ki tamam sakin olun ambulans yolda geliyor merak etmeyin. Her aradiginda ayni seyleri soruyolar, bir de en son ambulans degil polis geliyor diyolar. Sonra evdekiler ambulansa bakmaya cikiyolar, polisi goruyolar, sen niye geldin, ambulans nerde diye bagiriyor, tabi bunlarin tirsak polisi el kol hareketi, heyecan gorunce korkuyor, adami alassagi ediyolar falan. Ha bu arada  polisi arayip soyle diyolar: Biri arayip tehdit ediyor, pakistanli falan galiba, buyuk ihtimal asilsiz ihbar.




Bizim bu olaya cok canimiz sikildi tabi. Gerci ben hala bunun istisna bir durum oldugunu dusunuyorum. Ama yine de yorumlari falan da okuyunca burda da her yerde oldugu gibi ayrimcilik oldugunu dusunduk. Her ne kadar azinliklar her zaman haklidir, burda insan haklari var vs gibi soylemleri olsa da halkin hissettigi bambaska. Hatta sonradan gelen, yada yabanci anne babadan Norvecte doganlara isim bile takmislar neo-norwegian diye. Bu arada burda sarisinlara, sari-kafa diyolar, onlar da bize kara-kafa dermis meger. Ben su ana kadar hicbir ayrimcilik irkcilik hissetmedim belki de o yuzden bu kadar sasirdim bu olaya. Ama sunu ogrendim ki burda ne olursa olsun gebersen kontrolunu kaybetmiyceksin, hep sakin ve sabirli olacaksin bunlar gibi, yoksa problemin var. Su anda acil servise karsi sorusturma baslatilmis durumda burda ve yetkili aciklama yapmis her ne olursa olsun ambulansin zamaninda gitmis olmasi gerekirdi diye ama olayi yine de arastiriyorlarmis gercekten bir tehdit vs. var mi diye...

Tatil Cilginligi -2- 1/06/2010 12:25:00 ÖS

Nerde kalmistim? En son Cannes'a dogru yola cikmistik dimi ? Evet aksam Cannes'daydik. Hemen kendimize yatacak bir yer bulup kendimizi sokaga attik. Guzel bir restaurant bulup mukkemmel bir pizza ile biramizi ictik. Dolasip biraz takildiktan sonra yatisa gectik. Sabahta kahvaltimizi edip Cannes'in tepesindeki kaleye cikip sehri seyrettik biraz. Tabi ben yine biraz hayal kirikligi yasadim. Cunku son derece luks evler bekliyordum ama pek oyle degildi. Ama genel olarak temiz ve guzel bir sahil kasabasi. Eminim yazin cok farkli oluyordur tabi. Ama bu arada akliniza gelecek butun en pahali ve luks markalarin subeleri dukkanlari sira sira dizilmis Cannes'in caddelerine.



Bu apartmanlar Cannes'da dipdibe dizilmisler iste. Neyse Cannes'dan yola ciktik, rotamiz Antibes uzerinden Monaco ve sonrasinda Nice. Tam sehirden ana yoa baglanacagimiz sirada arkadan adamin teki gum diye carpti bize. Bizim tampon gitti, adamin tekerlegi patladi, farlari tamponu falan gitti. Kiralik araba tabi napicaz bilemedik. Orda bir form dolduruup tekrar koyulduk yola. Tekrar Barcelonaya gidip Avis'e arabayi birakmaya gittigimizde ogrendikki direkt 1000Euro'yu bize cakiyorlar, ancak adamin sigortasindan parayi alinca bize geri verecekler. Yapacak birsey yok malesef. Kistirdik kuyrugumuzu bacak aramiza!




Antibes'de guzel bir sahil kenti. Burdaki 2 Norvecli ozellikle cok guzel oldugunu soylemisti o yuzden oradan gecmek istedik. Ama biz pek bisey anlamadik. Neyse Monacoya gelince, dag tepe ev! Adamlarin yeri yok tabi. Daglari oyup icine apartmanlar yapmislar. Yine en luks arabalar, yatlar, dukkanlar dizilmis bu ulkenin her kosesine. Monaco'dan Nice'e arabayla gitme sansiniz olursa muhakkak sahil yolunu tercih edin. Cok guzel manzaralar veriyor. Nice guzel bir sehir. Ben bayagi begendim. Deniz kenari, dar sokaklari, genis caddeleri, tramwayi vs. Hos ve guzel. Bir gece orda kaldiktan sonra Montpeiller'e dogru yola ciktik. 3.5 saatlik yolculuktan sonra vardik. Normalde 1 gece de orda yatmayi planlamistik ama artik bi orda bi burda kalmaktan yorulduk ve hemen Barcelona'ya donmek istedik. Montpeiller guzel bir universte sehri. Guzel bir meydani ve bu meydana cikan yollardan olusuyor. Ben biraz Paris'e benzettim. Burda da bir kac saat gecirdikten sonra Barcelonaya gittik. Ve ben sanki eve donmus gibi hissettim kendimi. Barcelona'da cok mutluydum :))

Birkac fotograf koyuyorum buraya, benim gorduklerimi siz de gorun diye!

Sonuc olarak, French Riviera bir hayal kirikligiydi. Bir kohnelik, bakimsizlik vardi heryerde. Belki kis oldugu icin bilemiyorum artik. Fransizlar da ayri tabi, adam resmen ingilizce biliyo cunku dedigimi anliyo ama konusmuyor yada konusamiyor gunahini almiyim simdi. Barcelona cok guzel bir sehir insani canli tutuyor. Ve ben yaslanmisim artik kesinlikle bunu anladim. Hergun farkli bir yerde kalmak, butun gun yurumek beni cok yordu. Eskiden hangi hostel olursa olsun, uyurum derken, simdi 2 yildizli otellerde kalmak istemedim. Bana noldu bilmiyorum ama anladimki hicbirsey 20li yaslarimdaki gibi degil artik. Ne sagligim ne de beklentilerim!

Rejimin Ruhuna Fatiha 1/04/2010 10:01:00 ÖS

Tatilimizin ilk gunlerinde ne yazikki Rejim vefat etti. Kendisini elim bir kaza sonucu genc yasta kaybettik. Daha henuz 10 gunluktu. Dun aksam da yedisiydi, duasi vardi. Irmik helvasi yapip kendisini andim.

Bu arada irmik helvasi cok guzel olmustu, tam benim sevdigim kivamda :)) Sicakken ustune sade dondurma ile cok guzel gitti ;) Hemen tarifini veriyorum.

1 su bardagi irmik
1.5 su bardagi sut
1.5 su bardagi seker
1.5 su bardagi su
125 gr tereyag
Dolmalik fistik

Yagi eritip dilediginiz kadar dolmalik fistigi ve irmiki icine atip kavurmaya baslayin. Diger tarafta bir tence icinde sut, su ve sekeri kaynatin. Irmik ve fistiklarin renginin degistigini, irmiklerin artik tane tane oldugunu goreceksiniz. Iste o zaman kaynattiginiz karisimi yavasca uzerine ekleyin. Kapagini kapatin, suyunu cekinceye kadar kisik ateste birakin. Sonra kapatip biraz demlenmesini bekleyin. Iste bu kadar, afiyet olsun!




Yarin obur gun bu irmik helvasini bitirince  tekrar rejime giricem (insallah). O zaman da irademin tekrar dogusunu kutlamak icin bir browni yaparim artik :)

Norvecteki Turklerin alayi deli !!... 1/01/2010 08:36:00 ÖS

Deli dedigime bakmayin, cilgin aslinda :) Yeni yila burdaki Turk toplumu ile berber girdik. Tabi hepsi degil :) 40-50 kisilik bir grup, bizim arkadaslarin annesi babasi, onlarin arkadaslari ve cocuklari falan. Lokal diyorlar burda, bir yer kiraliyorlar, iste yemekler falan yapiyorlar, sonra icip soyleniyor falan.
Dun gece piyanist santoz de vardi yalniz :) Disarisi -15 derece icerisi yaniyor, o gobekler, o horonlar, danslar gormek gerek. Bu arada birkac Norvecli de var aramizda. Birinin karisi, onun arkadaslari falan. Allahim boylemi guzel gobek atilir, halay cekilir, Asena halt etsin kardesim!. Bi arada yemekte Norvecli hatun kalkti "Yasasin Ataturk" diye bagriyor. Bir alkis kiyamet :)) Sonra 12ye girerken sampanyalar patlatildi, havai fisekler atildi falan. Sonra da mangalda sucuk!! Nasil ama?
Ha asil neden burdakiler cilgin onu soylemeyi unuttum. Kardesim herkesmi sarki soyler ya? Burdakilerin hepsinin icinde bir turkucu bir sarkici, calgici varmis da firsat olmamis cikaramamislar. Bi tanesi Azeri turkuler soyluyo, oburu roman, biri turku, biri gitar caliyo, oburu siir okuyor, oburu Italyanca, Ispanyolca sarkilar soyluyor. Digerleri de dans ediyor ama oyle boyle dans degil. Bayagi kuraliyla adimiyla falan! Saat 19'dan 3'e kadar hic oturmadilar yaa, bu arada yas ortalamasi 60!! Pes yani! Iste bu yuzden deli bunlar normal olamaz!